Nerden çıktı?

Yeme-içme konularına olan merakım, evde verdiğimiz davetlerdeki sofralarım, dostlarımız tarafından kulaktan kulağa yayılırken tarif istemeceler, neden bunları bir blogda yazmıyorsun'cular beni uzun süre gaza getiremedi. Bunda, bu işler üzerine halihazırda yapılmış çok başarılı blog ve sitelerin zaten varolan ihtiyacı karşılıyor olması yatıyordu ve ayrıca benim birşey yapmam gereksiz olacaktı (tamam biraz da üşeniyordum :) Ancak Facebook sayfamdaki fotoğraf albümüm "Sofralarım", zihnimde başka bir format canlanmasına vesile oldu. Bunun tarifler vermek gibi ciddi bir misyonu olan bir blogdansa, hayatımızda paylaştığımız keyifli anları hatırlamak, unutmamak için bir paylaşım alanı olabileceğini hayal ettim. Aynı zamanda damağında iz bıraktıklarımızın merak ettiği tarifleri, diğer yemek bloglarından denediklerimi veya kendi icatlarımı, kısaca mutfak maceralarımı paylaşabileceğim de bir yer olacaktı. Şimdilik bu amaçla yola koyuluyorum, umarım sizler de keyif alırsınız.















17 Kasım 2011 Perşembe

Kıtır Pizza





Pizza, son zamanlarda kafaya taktığım ama hamur sevdamdan ötürü bir türlü başlamaya cesaret edemediğim Dukan dieti sebebiyle blogun ilk yazısı, çünkü canım çekiyor ama yemiyorum bir süredir :( Annemin pizzalarının tadını İtalya'da bile bulamamış biri olarak, evde pizza yapmak bana göre ancak usta işiydi. Ancak "ustama" tarifini sormak yerine ben tarifimi netten buldum. Neden derseniz annem de aynen benim gibi ölçü kullanmayı pek sevmediğinden nasılsa "kızım şimdi benim bi kabım var, ona un koyuyorum göz kararı, sonra mayayı..." diye başlayacaktı :)) Ama hamurişleri ölçüsüz olamaz, hele ki ilk defa yapacaklar için ölçü şartken, bu riski bir çaylak olarak alamazdım. Zaten önemli olan hamuruydu, o tarifi bir bulsam, sosu, gerisi, üstü sana kalmış bir durumdu.

İnternette bir süre bakındıktan sonra, onca tarif arasından hangisini yapacağım diye düşünürken, ince ve kıtır pizza hamuru seven birinin tarifini seçmeliyim diye karar verdim çünkü biz de öyle seviyorduk. Nihayet içime sinen ve damağımda canlandırdığım bir tarif bulmuştum! Tarifi, diğer bulduğum tarifler ile annemin formülünden ayıran ise içinde daha kıtırlık sağlayan irmik unu bulunması idi. Tarifin kaynağı burada. Ben ayrıca burada yazmayacağım. Zeynep çok uğraşarak bu tarifi kendi istediği kıvama getirmiş ve sağolsun paylaşmış ki, ben de hoop diye hazır tarife konuverdim, teşekkürler Zeynep! :) Ayrıca sosuna veya malzeme harcı yerine hamuruna kekik, fesleğen vb. katma fikrine de bayıldığımı söylemek isterim. Başka hamur işlerinde de uygulanabilir bu. Nitekim ev poğaçasında da maydanoz/dereotu koyar bazısı, bence yakışır.



Bu yazıyı yazarken farkına varıyorum ki, maalesef bugüne kadarki pizza yapımlarımda ellerim hamurlu öyle kare kare çekim yapamamışım. Bulabildiğim kadarıyla resimleri koyacağım, blogdaki tüm resimler tarafımdan çekilmiş olacak. Yanda pizzamın fırına girmeden önceki halini görüyorsunuz. Tarife göre hazırladığınız hamuru fırın tepsisine çok çok ince olarak, yağladığınız elinizle açmanız gerekiyor. Üstüne çatalla delikler delerek fırında ön pişirme yaptıktan sonra da önce sosunu gezdirip sonra malzemelerini koyuyorsunuz. Pizza pişmeye yakın son 5-6 dakikasında ise kaşar peyniri rendesini bolca üstüne yayıyorsunuz. Yandaki pizza Aşkım'ın favorisi; Vejeteryan Pizza. İçinde Enginar Kalbi, Patlıcan, Kabak, Mantar, Siyah&Yeşil Zeytin, Mısır, Yeşil ve Kırmızı Biber var. Yeryüzünün bütün sebzeleri yani! Ancak sonradan yapılan açıklamada Murad Bey kabağın bu organizasyon içindeki varlığından rahatsız olduğunu itiraf etmiş ve kabak pizza malzemelerden çıkarılmıştır. Fırına girmeye hazır!



Malzemeleri dilediğiniz gibi hazırlayabilirsiniz ve çeşitlendirebilirsiniz tabii. Benim en sevdiğim ve kullandığım malzemeler; dilim yeşil ve siyah zeytin, mantar (lütfen marketlerde bembeyaz görünümlü olanları değil, kenarları/üstleri siyah şeylerle dolu olanları alın ve temizlemeye üşenmeyin. Bembeyaz olanlar klor ile temizleniyor ve o hale geliyor ancak insan sağlığına son derece zararlı), olmazsa olmaz yeşil biber, kırmızı biber, sarı biber, bazen sucuk, ne idüğü belirsiz ve gdo'lu olması yüksek ihtimal olsa da bazen dayanamayıp konserve mısır, kabak, patlıcan, konserve enginar kalbi. Bunların birkaçını seçerek hamuru hiç gözükmeyecek şekilde boş yer kalmayacak şekilde üzerine diziyorsunuz. Bence bol koyun ki, malzemeden yıkılsın! Ev pizzası bol malzemeli olur, ne de olsa maliyet/ciro dengesi hesaplamak zorunda değilsiniz :) Diğer sebzelerin aksine, çiğ konulduğu için bir tek patlıcan sıkıntı yaratabiliyor, onu burada belirtmek isterim. Zeynep'in tarifinde patlıcan ve mantar pizzaya konulmadan önce hafif yağda soteleniyor ancak yağlı olur düşüncesiyle ben yapmadım. Eğer domates sosunu bol tutar ve hamura sürdüğünüzü üstündeki patlıcanlara da bular ve patlıcanları en alta koyup üzerine kurumasını önlemek için diğer malzemelerle onları kapatırsanız, sonuç güzel oluyor. O zaman direkt sıcak hava ile temas etmediğinden patlıcanlar kurumaz ve pizzanız çok hafif olur. Ancak en üste çiğden koyarsanız kupkuru olur, hatta yanabilir. Mantarı da sotelemedim, zaten çabuk pişen bir sebze, hemen suyunu salıp pişiveriyor. Lütfen mantarı sotesini vb.yaparken yapısından ötürü "pişmiyor lastik gibi kalıyor"diyip siz de 4 saat pişirmeyin. Sebzenin tabiatı öyle, onu o haliyle kabul edip sevin :)


Elimdeki kayıtlara bakarken farkediyorum ki, ilk pizza denemem Ekim 2008'de, Roma&Floransa Turu dönüşü, benim 'ben İtalyanlardan iyi pizza yaparım arkadaş' iddiam ile varışımızın ertesi sabahı gerçekleşmiş. İddia çok büyük evet farkındayım ancak sebebi kocca seyahatte bir düzgün pizza yiyemeyişimiz olmuştu. Tabii, ben çocukluğumdan beri annemin bol malzemeli pizzalarına da alışık olduğumdan, 3 malzemeli pizza mantığını kafam, damağım almıyor açıkcası. Murad ise benim malzeme olayını abarttığımı, 6-7 malzemeyle pizza yaparak tatların birbirine karışmasına sebep olduğumu düşünüyor. Tabii bu düşüncelerini dile getiririrken benim yaptığım favori pizzasından da bir koca ısırık almayı ihmal etmiyor :)) İşte beyefendinin favori pizzası fırından çıktı!


Bu arada pizzaya dair son olarak eklemek istediğim, hazır pizzacılar arasındaki favori markam. Pizzacıların enn bilinen ve adıyla müstesna markası, benim en son 18 yaşlarında uğramış olduğum ve mazinin sararmış sayfalarında kalan malum pizzacıdır. Ancak damak zevkim gelişmeye başladıktan sonra oralara hiç yolum düşmedi. Tabii o zamanlar başka alternatif marka da yoktu hazır yemek sektöründe o ayrı. Sonra çıkanlar arasında ince hamurlu yapanları denedim ve "fena değil, nispeten iyi ama mükemmel değil" bularak idare ettim. Ancak birkaç yıl önce bizim mahallede ilk dükkanlarını açan Upper Crust Pizza, eğer kendim yapmayacaksam ve canım pizza çekmişse kesinlikle ve değişmez tek tercihim oldu. İkinci şubelerini Bebek'te açtıklarını biliyorum ancak henüz o dükkanı göremedim. Twitter'dan takip ettiğim kadarıyla Cüneyt Özdemir müdavimi olmuş durumda :) Biz daha çok eve sipariş ediyoruz, yakın olduğu için sıcacık geliyor. İnanılmaz güzel tadları ve farklı pizzaları var. Domates sos sevmeyenler için de beyaz tabanlı pizzaları inanılmaz. Birisi bana tabanında domates sos olmayan pizzayı beğeneceğimi söylese hayatta inanmazdım! Hizmet anlayışları ve bu işe başka bir açıdan bakabilmiş dükkan konseptleri ile de çok başarılı bulduğum bir işletme mantığına sahipler. Kısaca iyi ki varsın Upper Crust diyor ve eve koşup pizza sipariş ediyorum!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder